Eski Rize Baro Başkanı Av. Hüseyin Karaahmetoğlu’nun Suriye’deki Gelişmelere ve Esad Sonrası Bölgeyi Bekleyen Sorunlara Dair Açıklaması

Türkiye'nin Suriye ile ilişkileri ve Esad sonrası bölgedeki gelişmeler üzerine yapılan açıklamalarda, Türkiye'nin Esad ile barış görüşmelerinin sona erdiği belirtiliyor. ABD'nin bölgedeki stratejisi ve İran'ın tutumu eleştiriliyor. İran'ın Türkiye'ye karşı dostane olmayan politikalarının Türkiye'nin güvenliğini tehdit ettiği vurgulanıyor.

Haber Giriş Tarihi: 09.12.2024 10:18
Haber Güncellenme Tarihi: 09.12.2024 10:18
breakingnews.com.tr

Türkiye’nin Suriye ile ilişkileri üzerine yapılan değerlendirmelerde, belirli bir kesim uzun süredir Türkiye’nin Esad ile görüşmesi gerektiğini dile getirerek Esad’ı adeta cesaretlendirdi. Ancak bu süreçte özellikle ABD ve İran, Esad’ın Türkiye ile barışmaması için yoğun çaba sarf etti. Rusya’nın arabuluculuk çabalarına rağmen, Esad direnişini sürdürdü. Bunun en önemli nedeni ise Esad’ın, Türkiye’nin PKK/PYD’nin yuvalandığı bölgelerden çekilmesini ve bu alanların tekrar PKK/PYD’ye bırakılmasını şart koşmasıydı. Türkiye’nin bu kabul edilemez şartı reddetmesiyle barış görüşmeleri sona erdi.

Bu durum, Esad’ın siyasi sonunun başlangıcı oldu. ABD ve İsrail’in bölge planları işlemeye devam ederken, ABD’nin İran ile PKK/PYD konusunda iş birliği yaptığı da açıkça görüldü. Ortadoğu’da ve Arap Yarımadası’nda sessiz kalan devletlerin, Türkiye ile mesafeli bir tavır takınmaları ABD ve İsrail’in işine yaradı. Tarih boyunca bu bölgelerdeki petrol zengini fakat askeri gücü zayıf ülkeler, Osmanlı dönemindeki propagandalara benzer şekilde bugün de Türkiye aleyhine yapılan söylemlere inanmayı sürdürüyorlar.

ABD’nin stratejisi, bölge ülkelerini tek tek avlayıp parçalamaktır. Libya, Mısır, Yemen, Katar, Lübnan, Suriye, Irak ve Filistin bu politikanın kurbanı olmuşlardır. Yakın bir gelecekte ise İran’ın benzer bir kaderi paylaşacağı öngörülmektedir. İran, ABD’nin Ortadoğu’daki planlarına dolaylı olarak hizmet etmekte ve Türkiye’ye karşı düşmanca tavırlarını sürdürmektedir. Özellikle PKK’yı ABD’den sonra en fazla destekleyen ülke olarak, İran’ın bu tutumu bölgede barışın önündeki en büyük engellerden biridir.

Türkiye’nin Azerbaycan, KKTC, Katar ve Libya politikalarına karşı İran’ın Yunanistan ve Ermenistan’a olan desteği, İran’ın ABD ve AB çizgisinde hareket ettiğini göstermektedir. İran’ın Türkiye’ye karşı hiçbir dostane tutumu olmadığı gibi, Esad’ın Suriye’deki konumunu destekleyerek PKK’ya verdiği açık destekle Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmiştir.

Rusya’nın Ukrayna ile savaşı nedeniyle Ortadoğu’daki etkisinin azalmasıyla İran, bölgede yalnız kalmıştır. Bu yalnızlık, İran’ın ABD’nin bölgesel oyunlarının bir parçası haline gelmesine neden olmuş ve bu süreçte İran, ABD’nin ileride kendisine karşı da benzer bir parçalama planı uygulayacağını görememiştir.

İran, enerjisini Türkiye ile iş birliği yaparak kullanmış olsaydı, Ortadoğu’daki birçok devletin bir araya gelmesi mümkün olabilirdi. Ancak mezhepçilik politikalarını terk etmeyerek, bölgede büyük acılara neden olan çatışmalara zemin hazırlamıştır. ABD’nin Türkiye çevresinde askeri üsler kurması ve PKK/PYD’ye verdiği desteği görmezden gelen İran, bu stratejik hatalarının sonuçlarını yakında anlayacaktır.

Sonuç olarak, ABD’nin nihai hedefi olan Türkiye’nin bölgesel gücünü zayıflatma planları karşısında, bölge ülkelerinin Türkiye ile daha güçlü bir iş birliği içinde olmaları gerektiği açıktır. Ancak İran, ABD’nin planlarına farkında olmadan hizmet etmeye devam etmekte ve bunun bedelini ağır bir şekilde ödeyecektir.