Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Savaş mağduru çocukların çığlığı, CSO sahnesinde yankılandı

Savaş mağduru çocukların çığlığı, CSO sahnesinde yankılandı

Haber Giriş Tarihi: 18.04.2025 23:41
Haber Güncellenme Tarihi: 18.04.2025 23:41
Kaynak: Anadolu Ajansı
Savaş mağduru çocukların çığlığı, CSO sahnesinde yankılandı

Ayşenur DEMİRTAŞ GÜL- Samet ÖKSÜZ/ ANKARA, (DHA)- CUMHURBAŞKANLIĞI Senfoni Orkestrası, yaşanan savaşlara ve çocuk ölümlerine ağıt niteliğinde yazılan ve bestelenen ‘Sesler ve Küller’ isimli sahne kantatının dünya prömiyerini gerçekleştirdi.Ankara Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Demir'in librettosunu yazdığı, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın orkestra şefi ve besteci Hasan Niyazi Tura'nın bestelediği ‘Sesler ve Küller: Karanlığın Orta Yerinde Küçücük Bir Kalpten Yükselen Ağıt’ isimli sahne kantatı, CSO Ada Ankara Ziraat Bankası Ana Salon'da dünya prömiyeri yaptı. Konserde, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasına, Devlet Çoksesli Korosu eşlik etti. İnsanlık tarihi boyunca insanın insana yaptığı kötülüklerin artık durmasının gerektiğini, bir çocuğun çığlığı şeklinde sergiledikleri eseri, çocuk solist Ada Reyhan Günay, sopranolar Hülya Kazan, Ceren Aydın, bariton Kamil Kaplan seslendirdi. Konseri, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel ve çok sayıda sanatsever dinledi.‘ESER, İNSANIN ACIMASIZCA SÜRDÜRDÜĞÜ SAVAŞA DAİR BİR TEZAHÜR’Eserin librettosunu yazan Ankara Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yavuz Demir, Türk müzik literatürüne kazandırılan yeni bir eserin ilk icrasının dinlenecek olması sebebiyle tarihe tanıklık edildiğini söyledi. Demir, “Sesler ve Küller başlıklı bu eser aslında etrafı geçmişten bugüne, insanın yan yana geldiğinden bugün acımasızca sürdürdüğü savaşa dair en son bir tezahür, bir yansıma olacak. Biz bu eserde bir küçük kızın gözünden savaş acısının, zulmün ne demek olduğunu ve yarına neler bırakmayacağımızın habercisi olmak istedik. Tabi ki bu manada çok eser yazılmıştır ama Türk müzik tarihinde özellikle politikanın öğrettiği bu acımasız sonuçlara, poetik bir sonuç yaratmak adına ben bunu kıymetli bir eser olarak telakki ediyorum. Bir opera ama biz bugün sadece müziğini dinleyeceğiz. Ve küçücük kızın gözünden sadece bugün yaşanan Gazze'deki çocuk ölümlerini değil, geçmişte yaşanmış ve belki de gelecekte de umarım yaşanmayacak ama yaşanma ihtimali gittikçe çoğalan acımasızlıklara, belki sanat üzerinden yarattığımız idrakle, dirayetle dur diyebileceğimizi zannediyorum” dedi.‘DÜNYA MÜZİK TARİHİNDE NADİR GÖZÜKEN BİR ÇALIŞMA’Demir, sahnelenecek eserde 13 yaşında çocuk solist olmasının dünya müzik tarihinde de büyük senfoniler icrasında nadir gözüken bir çalışma olduğunu vurgulayarak, “Solistimiz 12 yaşında küçük bir kız çocuğumuz. Libretto da böyle bir küçük çocuğun üzerine inşa edildi. Küçük çocuk bütün eseri sürükleyen ana karakterlerimizden birisi. Onun gözünden yaşayamadığı, kaybettiği ve yaşama ihtimali gittikçe zayıfladığı bir dünyada acının ne anlama geldiğini bir ağıt olarak görüyoruz. Ama sonuçta final sahnesinde yepyeni bir muştuyu, yepyeni bir kavuşmayı dünyaya müjdeliyoruz” diye konuştu.‘ÇIĞLIKLAR, ARTIK ÇOCUKLARIN ŞEN KAHKAHALARINA DÖNÜŞSÜN’İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın şefi, besteci Hasan Niyazi Tura da, “Sesler ve Küller Sahne Kantatı çok özel bir eser oldu her anlamda. Hem teknik anlamda hem duygusal anlamda. Burada 1,5 yılı aşkın zamandır süre gelen ve medeniyetlerin 3 maymunu oynadığı bir trajediye karşı bir duruş sergileyen bir eser. Ve müzik yapımı tıpkı bütün sahne sanatlarında olduğu gibi çok önemli. Bu kelimeyi kullanmaktan hoşlanmamakla birlikte mecburen kullanacağım. Bir silah, bir enstrüman diyelim. Çok önemli bir enstrüman ama. Böyle sinema filmleri olsun, sahne eserleri olsun işte bu bağlamda da Sesler ve Küller bir duruş sergileyen bir eser. Zalime karşı mazlumun yanında olan ve sırf sadece bu son 1 buçuk yılda Gazze'de olup bitenlerle değil, bütün güneşin altında yeni bir şey yoktur misali bu insanlık tarihi boyunca bu insanın insana yaptığı kötülüklerin artık durmasının bir çocuğun gözünden bir çığlığı şeklinde bir eser. Burada ben Prof. Dr. Yavuz Demir hocama çok çok müteşekkirim. Müthiş bir libretto hazırlamış. O librettoyu ben çok kısa bir süre zarfında, 6 hafta gibi bir süre zarfında besledim. Yavuz Demir hocamla beni tanıştıran ve bu akşam orkestraya yönetecek olan Rengim Gökmen hocama da ayrıca müteşekkirim. Çok güzel bir tevafuk oldu bu birliktelik. Bu birliktelik işte artık daha güzel eserlerle devam etsin. Bu çığlıklar, artık çocukların şen kahkahalarına dönüşsün temennisiyle” ifadelerini kullandı.‘KALPTEN GELDİ KALPLERE GİTSİN’Tura, çocuk başrolü olan opera ve sahne eserlerinin çok az sayıda olduğunu aktararak, “Hatta başrolü çocuk olup da yetişkinlerce oynanan çok eser var. Ama çocuk sanatçıyla bu şekilde oynanan gerçekten de az. Bu açıdan da müstesna oldu. Sevgili Ada, 13 yaşındaki solistimiz. Onu da ayrıca kutluyorum, alnından öpüyorum. Çok güzel bir performans sergileyecek bu akşam. O açıdan da böyle her anlamda bir tevafuklar ırmağı oldu bu proje. Beethoven'ın çok sevdiğim bir sözü vardır; ‘Kalpten geldi kalplere gitsin’ der eserlerine. Bu eser de hem Yavuz hocamın güftesiyle hem de benim müziğimle kalplerden geldi. Sevgili izleyicilerimizin kalplerine gitsin diyorum” dedi. (DHA)

Kaynak: Anadolu Ajansı

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.