Dokuma sanatçısı, emes ve parkinson hastalarına umut oldu”
Dokuma sanatçısı, emes ve parkinson hastalarına umut oldu”
Dokuma sanatçısı, emes ve parkinson hastalarına umut oldu.
Haber Giriş Tarihi: 26.08.2023 23:03
Haber Güncellenme Tarihi: 26.08.2023 23:17
Kaynak:
Haber Merkezi
breakingnews.com.tr
Anadolu'nun motiflerini eserlerinde işleyen Neziroğlu, kozmik enerjiyle de uğraşıyor. 4. evre kanser tanısı aldıktan sonra kozmik enerjiyle tanışan ve kanseri yenen Neziroğlu, şimdi dokuma ve kozmik enerjiyi birleştirdi. Emes ve parkinson hastalarına da umut olan Neziroğlu, tez çalışmalarına da konu oldu. Türkiye'nin önde gelen dokuma sanatçısı Fırat Neziroğlu, dokuma çalışmalarında geleneksel dokuma resim tekniğine getirdiği ışık, gölge ve boşluk öğeleri ile çağdaş bir yaklaşım sergileyerek dünya çapında tanınan bir isim oldu. Geliştirdiği bu teknik ile Dünya Çağdaş Sanatı içinde kendi ismiyle anılıyor. Anadolu aşığı olan ve 25 yıldır Anadolu'yu gezen Neziroğlu, kaybolan kumaşları da araştırıyor. Dokumaya hayatını adayan Neziroğlu, kozmik enerjiyle de uğraşıyor. 4.evre kanser tanısı alan ve kozmik enerjiyle kanseri yenen Neziroğlu, şimdi emes ve parkinson hastalarına umut oluyor. NEZİROĞLU: İLK HALI TÜRK DÜĞÜMÜYLE DOKUNMUŞTUR Hayatının dokuyarak geçtiğini ifade eden Fırat Neziroğlu, "9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü'nde okudum ve uzun yıllar orada çalıştım. Dokuma aslında çok önemlidir. Çatal Höyük, en eski kumaşın bulunduğu yer ve Anadolu'dan, ilk halı Türk düğümüyle dokunmuştur. Dolayısıyla biz kendi kültümüzle bir söz söyleceksek bunun en etkili yolundan biri de dokumadır. Çünkü bizim köklerimizde geliyor. Bununla birlikte bir höyük açıldığında ilkel dediğimiz insanların evlerine baktığımzda 3 ev görüyoruz. Bunlar dokuma evi, ekmek evi ve seramik evidir. Bu 3 tanesi olmazsa olmaz. Dokuma, Anadolu demektir. Anadolu deyince köy demektir. Dolasısıyla araştırılacak çok şey var. Önce şehirleri gezdim artık köyleri ve mahalleleri geziyorum" diye konuştu. 'ANADOLU BÜYÜK BİR ZENGİNLİK' Özellikle kadınlara yönelik istihdam sağladığını ifade eden Neziroğlu, "Her zaman 'ne yapabilirz' diye düşünüyoruz. Anadolu o kadar ilginç bir yer ki, sürdürülebilir dediğimiz şeyi zatan Anadolu insanı yapıyor. En ufak bir giysi parçasını bile atmıyor, onunla kırk yama yapıyordu. Şimdi kırk yama eskimiş, bozulmuş bir yeri yeniden kullanıma kazandırmak demek. Eskiden annelerimiz veya anneannelerimiz bir şey sökülünce dikerlerdi ya da yama yaparlardı. Yine şile bezimiz var. Tamamen sürdürülebilir bir kumaştır. Denizde yıkanıyor, tatlı su harcanmıyor. Güneşte kuruluyor karbon ayakizi oluşmuyor. Ankara keçilerinin UV filtreleri var. Dolasıyıyla bizi güneşin zararlı ışınlarından koruyorlar. Hangi teknolojiyle bunu yapabilirsiniz. Bütün bilgi doğada var ve çok şanslıyız ki Anadolu çok büyük bir zenginlik. Bende onun içinde kayboldum, gittim" dedi. 'NEW YORK'DA OLMAK ÇOK GÜZEL' Anadolu tekstil ağı kurduklarını ifade eden Neziroğlu, "Bu ağ dünyaya söyleceğimiz sözü çok güçlendiriyor. Bir erkek giysi markam var ve New York Fashion Week'te defile yaptık. Kadınlarla birlikte el ele, kol kola kumaşları dokuyoruz, dikişleri dikiyoruz, yeni modelleri tasarlıyoruz. Bu çalışmaları da adım adım duyurmaya başladık. Amerika'da da bir atölyemiz var. New York Fashion Week'te defile yaptıktan sonra C24 Galeri'de de sanat eserlerim sergileniyor. New York, sanatım ve modanın da kalbi, orada olmak çok güzel. Ayrıca dokuma tablolar yapıyorum. Anadolu'da bir kadın mutlaka bir ihtiyaç doğrultusunda bir kilim ya da kumaş dokuyordu. Ama bu bir anlatım diliydi. Mesele bir kadın evlendiğinde, eşinden, kayınvalidesinden çok memnunsa desenler arasına hayat ağacı da dokuyordu. Ama mutlu değilse bu sefer de birçok desenin arasına pıtrak dediğimiz dikenli otları dokuyordu" şeklinde konuştu. 'EMES VE PARKİNSON HASTALIĞINA İYİ GELİYOR' Enerji alanında da çalışmalar yaptığını belirten Neziroğlu, "Kozmik enerji hayatıma girdi çünkü kanser oldum, 4. aşamaydım. Yanlış parça aldıkları için bir yıl felç oldum. Hayatımın 4 senesi aslında hastanelerde ve bir kısmı eksik geçti. Akademisyen olduğum için aslında bu konuya karşı çok nettim ve 'böyle bir şey olamaz' diyordum. Artık doktor 'yapacak bir şey kalmadı' deyince kozmik enerjiyle karşılaştım. Terapiler iyi geldi, kendimi iyi hissettim ve sonra da bu işi devam ettirmeyebaşladım. Beynimizin nöronları arasındaki bağlar bizim için çok kıymetli ve sürekli elektrik üretiyoruz. Bu enerji sistemi, tamamen vücudun kendisiyle çalışıyor. Bu sistemlere eski halini frekanslarını hatırlatınca şifa da söz konusu oluyor. Sadece ilgili organınız ilgili frekansı hatırlıyor. Böylece beyinle arasındaki bağ güçleniyor. Ben 2018 yılında Kore'de yaşadım. Orada nörologlarla tanıştım. Nörologlarla birlikte birbiri ardına tekrar eden kısa hareketlerin beyindeki nöronlar arasındaki bağı güçlendirmesiyle ilgili çalıştık. 2019 yılına kadar bu benim hiçbir işime yaramadı. Pandemi başlayınca evimize kapandık ve çok sıkıldım. İnternetten 'çok sıkıldım ve internet üzerinden isteyen herkese dokuma öğretmek istiyorum' dedim. Yaklaşık 30 kişi katıldı. Dokuma yaparken 4 gün sonra nöronlar ve arasındaki bağları da anlatmaya başladım. Bir arkadaşımız emes hastası olduğunu söyledi ve bu 4 günde dokumanın kendisine çok iyi geldiğini anlattı. Ben de 'doktorunuzla görüşmek istiyorum' dedim. Bu görüşmeden sonra 100 emes ve parkinson hastasıyla 10 hafta boyunca her gün dokuma yapmaya başladık. Bu süreçte modern tıpla hastaların testleri de yapıldı. Böylece modern tıpla da ölçülebilen, emes ve parkinson hastalığına karşı en etkili fizik tedaviyi bulmuş olduk. Bununla ilgili şu an doktora tezleri yazılıyor. Kozmik enerjiyle işte tam bu noktada buluştum. Beyin ile nöronlar arasındaki bağlar ve vücudun ürettiği o frekanslar..." ifadelerini kullandı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dokuma sanatçısı, emes ve parkinson hastalarına umut oldu”
Dokuma sanatçısı, emes ve parkinson hastalarına umut oldu.
Anadolu'nun motiflerini eserlerinde işleyen Neziroğlu, kozmik enerjiyle de uğraşıyor. 4. evre kanser tanısı aldıktan sonra kozmik enerjiyle tanışan ve kanseri yenen Neziroğlu, şimdi dokuma ve kozmik enerjiyi birleştirdi. Emes ve parkinson hastalarına da umut olan Neziroğlu, tez çalışmalarına da konu oldu. Türkiye'nin önde gelen dokuma sanatçısı Fırat Neziroğlu, dokuma çalışmalarında geleneksel dokuma resim tekniğine getirdiği ışık, gölge ve boşluk öğeleri ile çağdaş bir yaklaşım sergileyerek dünya çapında tanınan bir isim oldu. Geliştirdiği bu teknik ile Dünya Çağdaş Sanatı içinde kendi ismiyle anılıyor. Anadolu aşığı olan ve 25 yıldır Anadolu'yu gezen Neziroğlu, kaybolan kumaşları da araştırıyor. Dokumaya hayatını adayan Neziroğlu, kozmik enerjiyle de uğraşıyor. 4.evre kanser tanısı alan ve kozmik enerjiyle kanseri yenen Neziroğlu, şimdi emes ve parkinson hastalarına umut oluyor. NEZİROĞLU: İLK HALI TÜRK DÜĞÜMÜYLE DOKUNMUŞTUR Hayatının dokuyarak geçtiğini ifade eden Fırat Neziroğlu, "9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü'nde okudum ve uzun yıllar orada çalıştım. Dokuma aslında çok önemlidir. Çatal Höyük, en eski kumaşın bulunduğu yer ve Anadolu'dan, ilk halı Türk düğümüyle dokunmuştur. Dolayısıyla biz kendi kültümüzle bir söz söyleceksek bunun en etkili yolundan biri de dokumadır. Çünkü bizim köklerimizde geliyor. Bununla birlikte bir höyük açıldığında ilkel dediğimiz insanların evlerine baktığımzda 3 ev görüyoruz. Bunlar dokuma evi, ekmek evi ve seramik evidir. Bu 3 tanesi olmazsa olmaz. Dokuma, Anadolu demektir. Anadolu deyince köy demektir. Dolasısıyla araştırılacak çok şey var. Önce şehirleri gezdim artık köyleri ve mahalleleri geziyorum" diye konuştu. 'ANADOLU BÜYÜK BİR ZENGİNLİK' Özellikle kadınlara yönelik istihdam sağladığını ifade eden Neziroğlu, "Her zaman 'ne yapabilirz' diye düşünüyoruz. Anadolu o kadar ilginç bir yer ki, sürdürülebilir dediğimiz şeyi zatan Anadolu insanı yapıyor. En ufak bir giysi parçasını bile atmıyor, onunla kırk yama yapıyordu. Şimdi kırk yama eskimiş, bozulmuş bir yeri yeniden kullanıma kazandırmak demek. Eskiden annelerimiz veya anneannelerimiz bir şey sökülünce dikerlerdi ya da yama yaparlardı. Yine şile bezimiz var. Tamamen sürdürülebilir bir kumaştır. Denizde yıkanıyor, tatlı su harcanmıyor. Güneşte kuruluyor karbon ayakizi oluşmuyor. Ankara keçilerinin UV filtreleri var. Dolasıyıyla bizi güneşin zararlı ışınlarından koruyorlar. Hangi teknolojiyle bunu yapabilirsiniz. Bütün bilgi doğada var ve çok şanslıyız ki Anadolu çok büyük bir zenginlik. Bende onun içinde kayboldum, gittim" dedi. 'NEW YORK'DA OLMAK ÇOK GÜZEL' Anadolu tekstil ağı kurduklarını ifade eden Neziroğlu, "Bu ağ dünyaya söyleceğimiz sözü çok güçlendiriyor. Bir erkek giysi markam var ve New York Fashion Week'te defile yaptık. Kadınlarla birlikte el ele, kol kola kumaşları dokuyoruz, dikişleri dikiyoruz, yeni modelleri tasarlıyoruz. Bu çalışmaları da adım adım duyurmaya başladık. Amerika'da da bir atölyemiz var. New York Fashion Week'te defile yaptıktan sonra C24 Galeri'de de sanat eserlerim sergileniyor. New York, sanatım ve modanın da kalbi, orada olmak çok güzel. Ayrıca dokuma tablolar yapıyorum. Anadolu'da bir kadın mutlaka bir ihtiyaç doğrultusunda bir kilim ya da kumaş dokuyordu. Ama bu bir anlatım diliydi. Mesele bir kadın evlendiğinde, eşinden, kayınvalidesinden çok memnunsa desenler arasına hayat ağacı da dokuyordu. Ama mutlu değilse bu sefer de birçok desenin arasına pıtrak dediğimiz dikenli otları dokuyordu" şeklinde konuştu. 'EMES VE PARKİNSON HASTALIĞINA İYİ GELİYOR' Enerji alanında da çalışmalar yaptığını belirten Neziroğlu, "Kozmik enerji hayatıma girdi çünkü kanser oldum, 4. aşamaydım. Yanlış parça aldıkları için bir yıl felç oldum. Hayatımın 4 senesi aslında hastanelerde ve bir kısmı eksik geçti. Akademisyen olduğum için aslında bu konuya karşı çok nettim ve 'böyle bir şey olamaz' diyordum. Artık doktor 'yapacak bir şey kalmadı' deyince kozmik enerjiyle karşılaştım. Terapiler iyi geldi, kendimi iyi hissettim ve sonra da bu işi devam ettirmeyebaşladım. Beynimizin nöronları arasındaki bağlar bizim için çok kıymetli ve sürekli elektrik üretiyoruz. Bu enerji sistemi, tamamen vücudun kendisiyle çalışıyor. Bu sistemlere eski halini frekanslarını hatırlatınca şifa da söz konusu oluyor. Sadece ilgili organınız ilgili frekansı hatırlıyor. Böylece beyinle arasındaki bağ güçleniyor. Ben 2018 yılında Kore'de yaşadım. Orada nörologlarla tanıştım. Nörologlarla birlikte birbiri ardına tekrar eden kısa hareketlerin beyindeki nöronlar arasındaki bağı güçlendirmesiyle ilgili çalıştık. 2019 yılına kadar bu benim hiçbir işime yaramadı. Pandemi başlayınca evimize kapandık ve çok sıkıldım. İnternetten 'çok sıkıldım ve internet üzerinden isteyen herkese dokuma öğretmek istiyorum' dedim. Yaklaşık 30 kişi katıldı. Dokuma yaparken 4 gün sonra nöronlar ve arasındaki bağları da anlatmaya başladım. Bir arkadaşımız emes hastası olduğunu söyledi ve bu 4 günde dokumanın kendisine çok iyi geldiğini anlattı. Ben de 'doktorunuzla görüşmek istiyorum' dedim. Bu görüşmeden sonra 100 emes ve parkinson hastasıyla 10 hafta boyunca her gün dokuma yapmaya başladık. Bu süreçte modern tıpla hastaların testleri de yapıldı. Böylece modern tıpla da ölçülebilen, emes ve parkinson hastalığına karşı en etkili fizik tedaviyi bulmuş olduk. Bununla ilgili şu an doktora tezleri yazılıyor. Kozmik enerjiyle işte tam bu noktada buluştum. Beyin ile nöronlar arasındaki bağlar ve vücudun ürettiği o frekanslar..." ifadelerini kullandı.
En Çok Okunan Haberler